SOSYAL KIYASLAMA
- sociusinsights
- 13 Tem
- 2 dakikada okunur
Başka hayatlara bakarak kendi hayatımıza dair yaptığımız, kasıtlı veya kasıtsız kıyaslamalar oldukça doğal fenomenlerdir. Peki bizler neden başkalarıyla kendimizi kıyaslarız?
Çünkü kendimiz hakkında bir öz değerlendirme ihtiyacı duyarız. Bu durum oldukça doğal bir süreçtir. Bu değerlendirme sonucunda ise birey kendi benliğiyle ilgili olumlu ya da olumsuz bir yargılama sürecine girer. Karşılaştırmak için referans aldığımız noktaya ise “benzerlik hipotezi” denir. Bu karşılaştırmayı yaparken, kendimize benzer ve gerçeğe yakın bir tahminde bulunmak isteriz.
Kıyaslama yaparken her birey aslında kendinden aşağıda ve üstte gördüğü bireyler arasında bir karşılaştırma yapar. Bu durum hem olumlu hem de olumsuz duygularımızı açığa çıkarır. Aşağı doğru kıyaslama aslında hepimizin bildiği “senden daha kötü durumda olanlar var, haline şükret” olarak bilinen kıyaslama şekli diyebiliriz. Bu kıyaslama ile hedeflerimiz yolunda bizleri daha iyi hissettirmeye sebep olabilir. Yukarı doğru kıyaslamada ise “neden daha iyi değilim” düşüncesi devreye girer ve bu durum olumsuz duygularımızın ortaya çıkmasına neden olur. Büyüklerimiz kıyas için “kıyas şeytanın işidir” derler. Bu ifade, özellikle İblis’in kendisini Hz. Âdem’den üstün görmek için "Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın" diyerek yaptığı kıyaslamaya ve bu kıyasın getirdiği kibir ve isyana dikkat çeken derin bir öğüt olarak yorumlanabilir.
Bireyin “diğerleri” tarafından olumsuz değerlendirilme ihtimali ve onay alma ihtiyacı, sosyal kaygının temellerinden sadece biridir.
Ebeveynler, çocuklarını aynı noktaya koyup, birbiriyle kıyaslaması o çocukların mizacını yok saymak demektir. Her birey “biriciktir”. Kıyas bu noktada bireye zarar verir. Günümüzde bu durum sadece evin, mahallenin ya da çevrenin kıyaslanması dışına taşmıştır.İçinde bulunduğumuz post truth dönemde, tüm dünyayı kendimizle kıyaslayabileceğimiz bir zemin oluşmuş durumda.
Kendi özü, değerleri bakımından bireyler farklılıklar taşır.
Birçok çalışma, kıyaslamanın depresyon başlangıcı ve devamı üzerinde önemli etkilere sebep olduğunu ortaya koymaktadır.
Bizi biz yapan şey benzemeye çalıştıklarımız değil, kendi eşsizliğimizdir. Gördüklerimiz çoğu zaman bir "görüntü tuzağı"ndan ibarettir; gerçeklikten çok, bir yansımadır. Panzehirin sırrı ise şükürden geçmektedir.
Hayatın anlamını, başkalarıyla rekabet etmekten ziyade, kendi içimizdeki cevheri keşfetmek, bu farkındalıkla kendimize ve çevremize gerçek değerler katmak niyetinde olması dileğiyle.



Yorumlar